top of page

Akıllı telefon genç beynin afyonudur!

  • Yazarın fotoğrafı: FDM
    FDM
  • 16 saat önce
  • 4 dakikada okunur

Tüm dünyada gençlerin telefon kullanımına sınırlama geliyor. Milli Eğitim Bakanlığı önümüzdeki akademik yıldan başlayarak akıllı telefonlara sınırlama getiriyor.

Tüm bu gelişmelerin arkasında yatan neden, genç beyinlerin telefonların sunduğu hazla kendi başına başa çıkacak kapasiteye sahip olmaması. 

Gelin önce beyin gelişimine bakalım sonra da telefonların ve akıllı ekranların gençler için neden ‘tehlikeli madde’ olduğunu anlamaya çalışalım

Önce bir itirafta bulunayım. Evde iki ergen var. İkisinin de telefon kullanımı pandemi sonrası tamamen kontrolden çıkmış durumda. O nedenle burada yazdıklarımı bir bilim insanı olarak değil, bir ebeveyn olarak da dert ediyorum. Pandemi öncesinde zaten yaygın olan akıllı ekran kullanımı pandemi ile birlikte özellikle gençler için ‘pandemi’ boyutuna ulaştı. Common Sense Media tarafından bu hafta açıklanan bir araştırmaya göre gençler ortalama olarak günde tam 237 farklı uyarı mesajı (notification) alıyor. Bu mesajların yaklaşık dörtte biri çocuklar okuldayken geliyor. Telefonların yasak olmadığı okullarda öğrenciler okul saatleri içinde tam 47 dakikalarını telefonlarında geçiriyor. Bu veriler Amerika’dan ama bizdeki durumun farklı olmadığını sosyal medya platformlarında dünyada ilk üçte yer aldığımızdan biliyoruz. Nitekim Nevzat Tarhan ve arkadaşlarının yaptığı araştırmaya göre bizim öğrenciler bir saat içinde 30-40 kere ekrana bakıyor! Peki bu kadar yoğun bir şekilde telefona maruz kalan genç beyin öğrenmeye odaklanabilir mi? Bu soruya yanıt vermek için önce ergenlik döneminde beyin gelişimine bakmamız gerek.

Genç beyin nasıl gelişiyor?

İnsan hayatında beyin iki dönemde hızlı dönüşüm yaşar: Erken çocukluk ve ergenlik dönemi. Erken çocukluk üzerinde diğer yazı ve kitaplarımda çok durdum ama gençler konusuna bir tek Yetişin Gençler kitabımda detaylıca girmiştim. O nedenle müsaadenizle o kitabımdan ilgili bölümü burada kısaca özetliyorum zira konunun fena halde telefon kullanımı ile ilgisi var. Ergenlik döneminde genç beyinlerin nasıl çalıştığını öğrenmek, onlara nasıl destek olabileceğimiz konusunda bize ışık tutacak. Zira beyin gelişimi her ne kadar biyolojik olarak beynin büyümesi ve fonksiyonlarının bir takvime bağlı olarak gelişmesi anlamına geliyor olsa da bu süreçte başta aile ve okul olmak üzere çevrenin katkısı son derece belirleyici oluyor. Telefonların kullanımının bir düzene bağlanması beyin gelişimini doğrudan etkiliyor.Gençler neden frene basmayı bilmiyor?

İnsanlar arası zihinsel beceri farkları incelendiğinde erken çocukluk döneminde ciddi mahrumiyet söz konusu değilse çocuklar arasında beyin fonksiyonları bakımından ciddi bir ayrışma görmüyoruz. Ancak ergenlik dönemi için aynı şeyi söyleyemeyiz. Gençler arası zihinsel beceri farkları ergenlik döneminde daha önce hiç olmadığı kadar açılıyor. O fark da doğrudan akademik başarıyı etkiliyor. Peki bu fark nereden kaynaklanıyor derseniz hemen söyleyeyim. Ergenlik döneminde insan beyninin gaz ve fren sistemi olan ön ve arka tarafı aynı hızla gelişmiyor. Duygusal uyarıcıları işleyen ve benim gaz pedalı dediğim beynin arka kısmındaki limbik sistem ergenliğin başlangıcında gelişirken benim fren pedalı dediğim ve haz erteleme, planlama, karar verme, hedef belirleme gibi ileri seviye düşünsel becerileri yöneten beynin ön kısmındaki prefrontal korteks ergenlik sonrası 20’li yaşlarda gelişimini tamamlıyor.

Bir başka ifadeyle, haz merkezi 10’lu yaşlarda ortaya çıkarken kontrol merkezi ancak 20’li yaşlarda ortaya çıkıyor. Beynin haz ve kontrol merkezleri arasında 10 yılı bulan bu gelişimsel farkın sonuçlarını gençleri gözleyen herkes görecektir. Gençlerin sürekli sıkıldıklarını söylemeleri, sürekli yeni heyecanlar aramaları, giderek daha fazla risk alarak haz duygularını tatmin etme arayışının kökeninde onların beyinlerinin arka tarafındaki duygusal uyarıcı işleme bölgesinin erken gelişmesi yatmaktadır. Gündelik hayatta “ergenlik yapmak” olarak addedilen davranışlar da zaten bir kişinin “sinirlerine hâkim olamaması” değil midir? Gençler üzerinde yapılan deneysel çalışmalardan öğreniyoruz ki genç beyin risk aldığı zaman duyduğu hazza müptela oluyor. Yani riskli bir davranışa bulaşmak gençlerde bağımlılık yaratıyor. Tıpkı madde bağımlılarında olduğu gibi riskli davranışa bağımlılık da bir süre sonra gençlerde risk alınmadığı zaman rahatsızlığa yol açıyor ki, gençler bu durumu “sıkılma” olarak ifade ediyorlar ve bu sıkıntıdan kurtulmak için de sürekli yeni ve giderek daha büyük riskler almaya başlıyorlar. Sonuç olarak da gençler her türlü riskli davranışta diğer yaş gruplarının önünde çıkıyor. Trafikte hızdan, sigara, alkol ve madde bağımlılığına kadar geniş bir alanda gençler yetişkinlerden çok daha fazla risk alıyor.

Yetişkinler yardım etmeli

Gençlerin haz kontrollerinin henüz yerleşmediği dönemde tanıştıkları akıllı telefonla tek başlarına başa çıkması işte bu nedenle imkansız. Biz yetişkinlerin başa çıkmakta zorlandığı ekranlarla henüz beyin gelişimini tamamlamamış gençlerin mücadele etmesini beklemek ya da bu nedenle gençlerden sorumluluk beklemek naif bir tutum. Günde yüzlerce mesajla sürekli olarak uyarılan genç beyinlerin o uyarıcılara hayır demelerini beklemek boşuna. İşte tam da bu nedenle gençlerin biz yetişkinlerin yardımına ihtiyacı var. Tıpkı bağımlı bir bireyin bağımlı olduğu maddeden kontrollü bir şekilde uzak tutulması gibi, gençlerin de en azından okulda oldukları saatlerde telefondan ayrı tutulmaları gerekiyor. Gençlerin yaşam ortamlarını belirleme fırsatımız olan ev ve okul ortamında onları mümkün olduğunca ‘tehlikeli maddelerden’ uzak tutmak için sadece gençlerin iradesine değil, ebeveynlere, eğitimcilere ve gençlerin hayatına yön veren politikaları geliştiren herkese görev düşüyor.

Biz yetişkinlerin başa çıkmakta zorlandığı ekranlarla henüz beyin gelişimini tamamlamamış gençlerin mücadele etmesini ya da bu nedenle gençlerden sorumluluk almalarını beklemek naif bir tutum

Dünyada trend yasakların artması yönünde

Yukarıda sıralamış olduğum nedenlerle bütün dünyada okullarda akıllı telefon kullanımına sınırlama getiriliyor. Fransa, İtalya, Japonya, Portekiz’in ardından iki gün önce İngiltere okullarda telefon kullanımını yasaklama kararı aldı. Amerika’da eyaletler bazında farklı uygulamalarla benzer kısıtlamalar söz konusu. Bütün bu saydığım ülkeler uygulamayı ilkokul ve ortaokulda yasaklama lisede ise kısıtlama olarak hayata geçirmiş. Tüm ülkelerde genel trend pandemi sonrası artan ve TikTok gibi uygulamalarla giderek bağımlılığa dönüşen cep telefonu kullanımına daha da sıkı sınırlama getirme yönünde. Görünen o ki, yakın bir gelecekte pek çok ülkede cep telefonları okullarda tamamen yasaklanacak.

Toptan yasaklama çözüm değil

Son olarak bir noktanın altını çizeyim. Gençleri akıllı ekranlardan uzak tutmanın yöntemi onların elinden telefonları ve her türlü akıllı ekranı almak değildir. Yasakların tek başına başarılı olduğu bir uygulama yok. Telefonlara da ekranlara da gençlerin ihtiyacı var. Akıllı ekranla başa çıkmayı eninde sonunda gençlerin kendisinin içselleştirmesi gerekiyor. Burada sözünü ettiğimiz gün içerisinde belli saatlerde ekranların kapalı olması ve bunun gençlerin okulda ve evde olduğu bazı zamanlarla sınırlı olması. Amaç gençlerin 18 yaşına geldiğinde akıllı ekranla kendi başına başa çıkacağı yetkinliğe ulaşması ki bu da yasaklarla mümkün değil. O nedenle bakanlığın almış olduğu kararı canı gönülden destekliyorum. Bu kararın başarılı olması için hepimize sorumluluk düşüyor.

Selçuk Şirin, Oksijen Gazetesi, 06.10.2023


 
 
 

コメント


©2018 by Felsefe DERS Materyalleri. Proudly created with Wix.com

bottom of page