İnsan özünde iyi midir, kötü mü? İnsanlar çoğunlukla cömert midir bencil mi? Yüzyıllar boyunca aydınların çoğu insanların temelde bencil olduğu görüşünü benimsedi. Machiavelli insanların hilebaz, nankör ve açgözlü olduğunu savundu. Klasik iktisat, insanların durmadan kendi çıkarlarının peşinden gittiği fikrine dayanır. İktisatçı Gordon Tullock bir zamanlar şöyle yazmıştı; "Ortalama bir insan yüzde 95 oranında bencildir."
Evrimci biyolog Richard Dawkins "Gen Bencildir" adlı kitabında "Bencil doğduk" diyor. Kamuoyu araştırmalarına katılan Amerikalıların yalnızca yüzde 30'u etraflarındaki insanlara güvenebileceklerini söylüyor ki bu da insan doğasına dair oldukça acımasız bir bakış açısına işaret ediyor. Peki doğamıza dair bu karamsar görüş ya doğru değilse?
200 kişiye 10 biner dolar verdiler
Psikolog Ryan Dvvyer, meslektaşları William Bradyve Elizabeth Dunn ile TED küratörü Chris Anderson tarafından yürütülen yakın tarihli bir deney kapsamında dünya çapında yedi ülkeden 200 kişiye karşılıksız olarak 10 bin dolar verildi ve daha sonra parayı nasıl harcadıkları soruldu. Bütün parayı kendilerine mi ayırdılar? Hayır. Katılımcılar bu paranın ortalama 6.400 dolardan fazlasını başkalarına fayda sağlamak için harcadı. Buna yardım kurumlarına yapılan ortalama 1.700 dolar bağış dahil. Bu sosyal destek harcamalarının 3.678 doları katılımcıların kendi ev halkı dışındaki kişilere, 2.163 doları ise yabancılara, tanıdıklara ve kuruluşlara yapılan bağışlara harcandı.
İnsanlar parayı arkadaşlarını yemeğe çıkarmak, sevdiklerini kaybeden ailelere destek olmak veya yardım organizasyonlarına bağışlamak gibi işlere harcadı. Bu rakamlar bana oldukça cömert geliyor.
Buna şüpheyle bakanlarsa "Bu paraları belki de statü ve alkış kazanmak için bu şekilde harcamışlardır!" diyor. Ama bu eleştiri doğru değil. Deneye katmanların bir kısmına harcamalarını Tvvitter'a yazmaları, geri kalanına da harcamalarını gizli tutmaları söylendi. Harcamalarını kamuoyuna açıklayanlarla diğerleri arasındaki fark çok az.
Araştırmacılar, insanların başkalarına para harcamayı "tatmin edici" buldukları sonucuna vardı.
Hiçbir yerde benciller çoğunluk değil
Bu çalışmanın sonuçları aslında bir aykırılığa işaret etmiyor. Geçtiğimiz birkaç on yıl boyunca sosyal bilimciler, araştırmalarına katılanlara bencil ya da iş birlikçi bir seçim yapma şansı tanıyan birçok durum tasarladılar.
Harvard'dan Yochai Benkler "Penguen ve Leviathan; İşbirliğinin Kişisel Çıkar Karşısındaki Zaferi" adlı kitabında bu araştırmalardan çıkan bulguları özetledi. Deneylerde insanların yaklaşık yüzde 30'unun gerçekten de bencil davrandığı görülüyor, diyor. Ancak şöyle devam ediyor; "İnsanların tam yarısı sistematik, anlamlı ve öngörülebilir şekilde iş birlikçi davranışlar sergiliyor."
Benkler, bu kapsamlı araştırmadan yola çıkarak şu sonuca varıyor; "Kontrollü koşullar altında incelenen neredeyse hiçbir insan toplumlunun çoğunluğu sürekli olarak bencilce davranmıyor."
İnsanlık bunca yüzyıl boyunca acımasızca bencil olduğumuz için gelişmedi. Başarılı olduk çünkü iş birliği konusunda gerçekten iyiyiz.
Ama diyelim ki iyi bir insansınız ve acımasız, bencil itlerle rekabet etmek zorundasınız. Kurtlar sofrasında gibi davranmak zorunda mısınız? Yanıt, kesin olarak evet değil. Örgütsel psikolog Adam Grant "Vermek ve Almak" adlı kitabında organizasyonlardaki başkası-merkezli insanları (vericiler) ve ben-merkezli insanları (alanlar) tanımlıyor. Çalışma düşük performanslı çalışanların çoğunun verici olduğunu ortaya koyuyor. Başkalarının kendilerinden yararlanmasına izin veren çalışanlar bunlar.
Ancak Grant en iyi performans gösterenlere baktığında vericilerin bu sıralamalarda da baskın olduğunu gördü. Bu kesimdeki vericilerin itibarları çok yüksek, daha geniş sosyal ağları var, daha iyi ilişkiler kuruyorlar. İnsanlar onlarla çalışmak ve iş birliği yapmak istiyor. Yani kendini nasıl savunacağını bilen bir verici olmak en iyisi.
Düşünürlerin çoğunun, insan doğasıyla iç içe otan ahlaki ve sosyal motivasyonların önemini büyük ölçüde hafife aldığını söyleyebilirim. Bir daha asla gitmeyeceğimiz restoranlarda bahşiş bırakıyoruz. Afetler sırasında birbirimize yardım etmek için yarışıyoruz. Sadece beğenilmeyi değil, aynı zamanda hayranlığa mahzar olmayı da arzuluyoruz.
Kendini gerçekleştiren kehanet haline geldi
Düşünürlerimizin çoğunun kendini gerçekleştiren bir kehanet yaratmaya başladığını söyleyebilirim. İnsanlara doğuştan bencil olduklarını ve çevrelerinin doğuştan bencil olan kişilerle çevrili olduğunu söyleyerek, birbirimizi doğamızın bencil yanını büyütmeye teşvik ettik.
Ayrıca bizim Batı'da hediye ve maddi işlemler arasında çok keskin bir ayrım çizdiğimizi de söyleyebilirim. Sosyolog Marcel Mauss "Armağan Üzerine Deneme" adlı klasik makalesinde birçok kültürün böylekeskin bir ayrım yapmadığını savunuyor. Bu kültürlerde insanlar kendilerini maddi, sosyal ve manevi bir "bakım ağının" içinde görüyorlar. İnsanlar birbirlerine yardım ediyor, birbirlerine kulak veriyor, borç alıp borç veriyorlar. Bu alışverişleri soğuk, sıfır toplamlı işlemler olarak değil, süregelen destekleyici ve karşılıklı ilişkiler olarak görüyorlar.
Son olarak, biz Batı'da insanları çoğunlukla ekonomik çıkarlarına hitap ederek motive etmeye çalışan sistemler oluşturma konusunda aşırıya kaçtığımızı söyleyebilirim. Maddi teşviklerin sosyal ve ahlaki teşvikleri gölgede bıraktığı insanlık dışı sistemler kuruyoruz. Ve bu yolda kendimizi perişan ettik.
© 2023 The New York Times Company
Oksijen Gazetesi Çevirisi 8-14 EYLÜL 2023
Comments