Kenar mahallede doğmuş İbrahim’in çocukluktan ilk gençliğe geçerken yaşadığı varoluşsal sorgulamalarının anlatıldığı bir roman. Özellikle okul yıllarının merkeze alındığı anlatıda eli yüzü düzgün, iyi giyimli, bakımlı umut vaad eden gerçek şehirlilerin karşısına; kötü giyimli, sümüklü, bakımsız, sadece fiziksel acı hissettiğinde ağlayan, yerli malı haftasında malları değil sefaletlerini sergileyen, saçları toplu halde kesilen, kaba kenar mahalle insanlarını çıkarıyor. Kıyafetlerini bir sefalet nişanı gibi üzerlerinde taşıyan bu insanlar, okula başkalarından alınmış yırtık kitaplarla, yazın camide açılan Kuran kursuna cildi yıpranmış, sayfaları sararmış mushafla gidiyorlar. Okulda öğretmenden, camide imamdan şiddet görüyorlar. Her şeyin adaletsizce dağıtıldığı bu dünyada onlara yoksulluk düşmüş. İbrahim bu ikinci gruptakilerden...
İnsanı içinde yaşadığı şartlar şekillendirir, ilkesi romanı varoluşçu bir romanın yanında tezli bir romana dönüştürüyor. Determinizm arka planda kendini hissettirdiği eserde kenar mahallelerin sosyolojik bir panoramasını da buluyoruz. Roman okuru ara ara sosyolojik düşüncelere itip kahramanların kendi hayatımızda kime denk geldiğini sorgulamamıza neden oluyor. Herkesin şahit olduğu ayrıntılar gösterme tekniğiyle aktarılmış.
Romanı asıl güçlü kılan ise olaydan çok ruh çözümlemesinin öne alınması. Kurgu ve anlatı yönünden oldukça başarılı olan yazar, İbrahim'in iç dünyasını ve bu dünya üzerindeki akis ve izlenimleri gerçekçi bir bakış açısıyla okura sunuyor. Varoluş sancısıyla topluma yabancılaşan İbrahim'de için için kaynayan sonrada farklı şekilde dışa vuran bir volkan kızgınlığı var. İbrahim uzlaşmacı değil, ödün vermiyor ama içinde yaşadığı toplum onu kaderciliğe doğru itiyor.
Mutlaka okunması gereken bir roman hepimizde biraz İbrahimlik var ve etrafımız İbrahimlerle dolu.
Comments