top of page

Müfredatta Olması Gereken Beceriler- Selçuk Şirin




Hayat değişiyor, dünya değişiyor. Eğitimin de değişmesi kaçınılmaz. Eğitim ve reform kav­ramlarının tüm dünyada sürekli bir arada anılmasının sebebi bu. Geçen hafta yazdığım gibi, bizim yeni bir müfredata ihtiyacımız var ancak sıkıntı bu yeninin ne olacağına karar vermekte. Aklımıza eseni müfredata koyarak mı ilerleyeceğiz yoksa sistematik reform pratiğini mi takip edeceğiz?

Reform bir ihtiyaçtan doğdu­ğuna göre bu pratiğin ilk adımı bir ihtiyaç analizi yapmak. Nedir eski olanın eksiği? Öğretmenler, veliler, öğrenciler, uzmanlar, STK’lar, iş ve işçi dünyası ve tabii ki akade­mik uzmanlar yeni müfredatta ne olmasını öneriyor? Dünyada en iyi uygulamalar neler? Geçmişimizde başarılı olmuş uygulamalar neler­dir? Bakanlık bütün bu sorulara yanıt veren bir ihtiyaç analizi yapmış olsaydı hem çocuklarımızı geleceğe daha emin bir şekilde hazırlamak için bir adım atmış hem de dünya literatürüne bir kez daha eğitimde reform modeli sunmuş olurduk. Ancak bunlar olmadı diye oturup kenarda seyredecek değiliz. Umutla taleplerimizi, beklentilerimizi ve bildiklerimizi topluma anlatmaya devam edeceğiz. En azından ben öyle yapacağım. İsteyen istediği kısmı alıp kullanabilir. Yeter ki çocukların işine yarasın.

Geçen yüzyılda müfredat bilgi temelli hazırlanıyordu. Dünyanın geçen yüzyılda bıraktığı bu yaklaşıma göre okulun temel işlevi çocuklara bilgi kazandırmaktı. O nedenle ders­lerde, çoğu artık bizim ezber dediği­miz bilgiler kazandırılır ve sınavlar o bilgilerin tekrarı üzerine kurgulanırdı. Ancak artık dünya değişti. Artık bilgi global ve her yerde. Bu yeni yüzyılda rekabet etmek için çocuklarımızın neyi bildiği değil, neyi yaptığı önem­li. O nedenle tüm dünya hummalı bir şekilde müfredatı bilgi odaklı olmaktan çıkartıp beceri odaklı yapıyor. Suudi Arabistan'dan Viet­nam'a kadar en ideolojik, bilgi yük­leme odaklı müfredatlar hızla beceri odaklı müfredata geçiyor. Zaten şu anda tüm dünyada en yaygın olarak kullanılan PISA'nın temelinde de beceri odaklı müfredat yatıyor. Bu değerlendirme sistemine göre bizim çocuklar dünyada ilk 40 arasında yok, biliyorsunuz. Yeni müfredat bu temel veriyi baz alıp "Nasıl ilk 20'ye gireriz?" sorusunu yanıtlamaya girişseydi ortaya beceri temelli bir müfredat çıkacaktı. Belli ki global dünyada rekabet ülkemizin temel önceliği olmaktan çıkmış.

MÜFREDATTA OLMASI GEREKEN 6 TEMEL BECERİ

Bu kadar eleştiri yeter. Diyece­ğimi dedim. O nedenle bu hafta­dan itibaren fırsat buldukça olanı eleştirmek yerine olması gerekeni anlatacağım. Dilerseniz bu hafta müfredatta olması gereken temel 21'inci yüzyıl becerileri ile başla­yalım. Yetişin Çocuklar kitabımda detaylıca üzerinden geçtiğim bu 6 temel beceriyi çocuğunuzu okut­tuğunuz okullardan talep edin. Dünya onları bu kriterlere göre değerlendirecek.

1- Eleştirel düşünme becerisi

Özellikle yapay zekanın yaygınlaşmasıyla birlikte artık var olanı olduğu gibi kabul eden, her şeye 'evet' diyen bireyler yerine kendisine sunulanı eleştiri süzgecinden geçiren bireylere ihtiyacımız var. Dünyanın giderek karmaşıklaştığı, bilgiden ziyade bilgi kirliliğinin temel sorun olduğu bu çağda çocuklarımızın kendileri, ülkeleri ve yaşadığımız gezegen için en doğru kararları verebilmesi onların yeni sorular sorabilmesine bağlı. O nedenle yeni müfredatta okul öncesinden başlayarak ço­cuklarımıza var olanı sorgulamayı öğretmemiz gerekiyor.

2- İşbirliği (collaboration) becerisi

Bireyselliğin giderek arttığı bu çağdafarklı yaşam katmanlarından gelen bireylerin bir arada ortak bir masa etrafında toplanması gereki­yor. Bu ortak masada farklılıkların sorun olmaktan çıkıp birer zenginlik olarak görülmesi gerekiyor. Artık tek başımıza bir köyde yaşamıyoruz.

Hem ülkeler içinde hem de ülkeler arasında müthiş bir göç var. Bu devi­nim içinde çocuklarımızın kendilerine benzemeyen bireylerle bir araya gelmeyi öğrenmesi, sorunlara ortak çözümler geliştirmeyi becermesi gerekiyor. Türkiye gibi son dönemde politik olarak da kamplara ayrılmış bir ülkede çocuklarımıza farktı olanla dayanışma becerisini kazandırmak, aynı zamanda toplumsal barış için de önemli bir kazanım. O nedenle okullarımızda kümeler halinde prob­lem çözme becerisini müfredatın ana gövdesi yapmak zorundayız.

3- Zihinsel esneklik becerisi

Bilginin hızla üretilip yayıldığı bir çağda yaşıyoruz. Bugün bildiğimiz yarına kalmıyor. Bu hızlı bilgi çağında çocuklarımızın da hızlı bir şekilde yeni bilgilerle fikirlerini değiştirmesi gerekiyor. Bu çağ sabit fi­kirlilerin ayakta duracağı bir çağ değil. En son pandemi sürecinde yaşandığı gibi özellikle hızlı bilgi akışı olan dönemlerde bireylerin de yeni bilgiyi hızla işlemesine ve o bilgiye göre yeni fikirler geliştirmesine ihtiyaç var. O nedenle yeni müfredatta çocuklarımı­za bir olguya farklı perspektiflerden bakabilmeyi öğreterek zihinsel esnek­lik becerisi kazandırmamız gerekiyor.

4- İnisiyatif alma becerisi

İçinde bulunduğumuz küresel rekabet ortamında ülkemizin ve dünyamızın karşı karşıya olduğu farklı sorunlarla başa çıkmak için bizim yeni projelere, yeni çözümlere, inovasyon ve yaratıcılığa ihtiyacımız var. Toplumsal ya da teknolojik gelişmeler karşısında tutum almaktan kaçınan, sorunlara çözüm üretmekte ürkek davranan, gerekli olduğu zaman fikir ve eylemleriyle bir adım öne çıkmaktan korkan nesillerle bu yüzyılda ayakta kalmak çok zor ola­cak. Malum ülkemizde nüfusa göre alınan yeni patent ya da kurulan yeni start-up sayısı çok az. O nedenle okullarda çocuklarımıza inisiyatif almayı öğretecek ders ve uygulama­ların yer almasını öneriyorum.

5- İletişim becerisi

Bu çağda bilgiye sahip olmak kadar bildiğinizi anlatmak da önem kazanıyor. İster toplumsal konularda ister ekonomik üretim sürecinde, aklınıza gelen her alanda verimli ve etkin takım çalışmasının temelini iletişim becerisi yüksek bireyler oluşturuyor. Uzaktan çalışmanın yaygınlaştığı, yapay zeka­nın gündelik hayatımıza bir asistan olarak girdiği bu dijital çağda metne dayalı iletişim, geçmişten çok daha kritik bir öneme sahip. O nedenle yeni müfredatta başta uygulamalı güzel konuşma ve yazma derslerine geri dönülmesini, proje sunumlarının ölçme değerlendirmenin temeli kabul edilmesini öneriyorum.

6-Bilgiyi işleme becerisi

Bilgi her yerde ama bilgi çöplüğü de her yerde. İnternette doğ­ru bilgi ile yanlış bilgi aynı hızla yayılıyor. 'Deep fake' denilen her gerçeğin sahtesini üreten yeni teknolojiler kapıda. Bu yeni bilgi çağında ihtiyaç duyulan beceri, bilgi sahibi olmak değil farklı kaynaklardan elde edilen bilgileri sistematik bir şekilde işleme kabiliyeti. Bilgi hamallığına değil, bilgi işleme ustalığına ihtiyacımız var. O nedenle artık okullarda, bilgi aktarmaktan ziyade doğru bilgiye ulaşma becerisi kazandırmak için ço­cuklarımıza farklı bilgi kaynaklarını araştırma, bulduklarını analiz etme ve ortaya bir somut sentez çıkarma olarak özetlenecek bilgi işleme bece­risini kazandırmamız gerekiyor.

GÖNÜL ARZU EDERDİ Kİ...

Keşke yeni müfredat tartışma­sında eski ideolojik kalıplarımızı eskide bırakıp yeninin izinden gidebilseydik. Keşke farklı alanlar­dan gelen uzmanlarla oturup bu ve benzer yeni becerileri çocukları­mıza en etkin nasıl kazandırabiliriz diye tartışıp fikirler üzerine derin analizler yapabilseydik. Keşke ortak bir masanın etrafına oturup bu yüzyılda çocuklarımıza ihtiyaç duydukları becerileri kazandırabil­mek için tarihimizden ve dünya­dan iyi örnekleri inceleyebilseydik. Bu sefer olmadı. Bu yüzyılda çocuklarımızın dünya ile rekabet edebilmesi için tarihi bir fırsatı ka­çırdık. Bir dahaki reforma hazırlık olur diye, bu yazı size emanet.

 

Kaynak: Selçuk Şirin, Oksijen Gazetesi 10-17 Mayıs 2024

97 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page