top of page

SÖZDEBİLİM TUZAĞINDAKİ TÜRKİYE

 

Sözdebilim, ya da sahte bilim, ilk bakışta bilimselmiş gibi sunulan ama bilimsel yöntem ve kriterlerle uzaktan yalçından alakası olmayan iddia ve inançları kapsıyor.

AB tarafından 2021’de yapılan kapsamlı bir taramaya göre Türkiye diğer Balkan ülkeleriyle birlikte bilime en uzak ülkeler arasında. Nüfusumuzun yüzde 60’ı sözdebilime inanıyor


Okul tatil olunca, bu hafta sosyal medyada daha çok vakit geçirdim. Dolaşırken de fark ettim ki bi­zim sosyal medya sözdebilim dediğimiz (pseudoscience) çöplüğü olmuş durumda. Sa­dece sosyal medyadan bahset­miyorum, geleneksel medya ve hatta ciddi televizyon programlan da farklı değil. Nitekim geçen hafta Galata­saray'ın şampiyonluğu kadar 'Fenerbahçe şampiyon olacak' diyen astrolog gündem oldu. Yerel seçimlerde de benzer bir durum olmuştu. Türkiye'de sözdebilimin bu kadar yaygın olması bir bilim insanı olarak beni endişelendiriyor zira yapay zeka çağında Babil'den kalma gökyüzü haritasına bakarak geleceği anlamanın akılla mantıkla açıklanacak bir yanı yok.

SÖZDEBİLİM NEDİR?

Sözdebilim, ya da sahte bilim, ilk bakışta bilimselmiş gibi sunulan ama bilimsel yöntem ve kriterlerle uzaktan yakından alakası olmayan iddia ve inançları kapsıyor.

Bu tür inançlar (bilinç değil!) bilimsel bir bilgi kırıntısına dayanıyor olmakla birlikte bilimsel olabilmek için gerekli ampirik veri ve sistematik yoldan elde edilmiş olma kriterlerini karşılamıyor. Bu bağlamda, sözdebilimin bir alanı olan astroloji de, gök cisimlerinin insan yaşamını etkilediğine dair iddia ile ortaya çıkıyor. Benzer şekilde, sağlık alanında ortaya atılan sözde çözümlerin hiçbiri bir ilacın piyasaya çıkışı için gerekli bilimsel süzgeçten geç­meden sözdebilimsel içerikle sunulabiliyor.

SÖZDEBİLİMDE ZİRVEYE OYNUYORUZ!

Sözdebilime olan inanç bakımından dünyada neredeyiz diye baktığımda karşıma Avrupa Birliği tarafından 2021'de yapılan kapsamlı bir tarama çıktı. AB, Türkiye dahil 5 üye olmayan ülkenin de yer aldığı üye ülkeler araştırmasında halka bilimsel okuryazarlık testi uygulamış. Türkiye diğer Bal­kan ülkeleriyle birlikte bilime en uzak, sözdebilime en çok inanan ülkeler arasında yer alıyor. Ül­kemizdeki nüfusun yüzde 60'ı sözdebilime inanıyor.

 

 

 

SÖZDEBİLİM TÜRKİYE'DE NEDEN BU KADAR YAYGIN?

Sözdebilimin Türkiye'de bu kadar yaygın olmasının birden çok sebebi var. Bu sebeplerden ilki kuşkusuz temel bilimsel eğitimdeki yetersizlikler. TİMSS ve P1SA gibi ulusla­rarası veri setlerinde çok net bir şekilde görüyoruz ki en temel bilimsel yetkinliklerde bile öğrencilerimizin ezici bir kısmı yetersiz kalıyor. İleri derece bilimsel yetkinliklerde bu oran yüzde 1'e kadar dü­şüyor! Son müfredat değişik­liği ile birlikte Türkiye'deki bilimsel Okuryazarlığın daha da düşeceğine dair beklenti­ler maalesef çoğaldı.

HER KRİZ SÖZDEBİLİM İÇİN BİR FIRSATTIR

Sözdebilimin bizdeki yaygınlığının tüm dünya ile birlikte, özellikle pandemi dö­neminden sonra artmış olması bir tesadüf değil. Bilime olan ilgi ve talep, kriz dönemlerinde zayıflıyor. Bu tür belirsizlik dö­nemlerinde, insanlar gelecekle ilgili bilgi edinme süreçlerinde daha sabırsız oluyor ve bu sabırsızlık da onları sıradışı kaynaklara itiyor, örneğin, ekonomik kriz dönemlerinde fal ve astrolojiye olan ilginin arttığını biliyoruz. Aynı şekilde sözdebilimler, insanların kriz dönemlerinde artan, geleceği okuma ve olup biteni anlama ihtiyaçlarını karşılamak için cazip birer araç haline geliyor. Pandemi sürecinde aşı karşıtlı­ğının artması, birtakım doktor unvanlı kişilerin mucizevi çözümlerle halktan büyük ilgi görmesi kriz ortamlarının orta­ya çıkardığı bir olgu.

 

BİLİM KARMAŞIKTIR

Bilim doğası gereği birtakım sistematik prosedürleri takip ederek yapılır. Böyle olunca da bilimsel süreçlerden geçerek ortaya çıkan bir veri, ancak elde edildiği o spesifik koşul­lar ve ortamlarda anlamlı bir sonuç olarak değerlendirilir.

Bu bağlamda bir bilim insanı elindeki verilerle herhangi bir konuda yorum yaptığı zaman, tüm bu saydığım prosedür ve spesifik koşullan zikretmek ve elde ettiği sonucu o çerçevede değerlendirmek zorundadır.

Bu anlatım tarzı da gündelik hayatta ve özellikle popüler medyada bilimin sunulmasını zorlaştırır. Bir başka ifadeyle bilim karmaşık ve açıkçası bu haliyle biraz sıkıcı bir anlamdır. Ancak sözdebilimler, bu saydı­ğım kriterlere tabi olmadığı için kolayca, en kestirme yol­dan, en basit anlatımla derdini halka anlatır. Böyle olduğu için de çoğunluğun nezdinde sözdebilim daha çok ilgi görür, fiir örnekle ne demek istediğimi anlatayım: Türkiye bu hafta sokak köpeklerinin akıbetini tartışıyor. Bir bilim insanına sorsanız bu konuda size 5 sebep 5 de sonuca gi­decek farklı yöntem önerir ve sonuçta muhtemelen "Sokak köpeği sorunu çok boyutlu bir sorundur ve çözümü tek yerde aramak doğru değildir" der. Ancak aynı soruyu sözde bir bilim insanlarına sorsanız ya Sokak hayvanlarını uyu­talım' der ya da 'Sokaklar köpeklerindir' der. Bu iki anlatıyı duyan insanlar da eğer oturup karmaşık sorun­lar üzerine derinlemesine düşünme becerisi geliştire­memişlerse, en kestirme olan hikayeyi tercih eder.

Özellikle stresli dönem­lerde, yaşamındaki sorunlara dair bir çare arayan bireyler, psikolojik olarak rahatlamak için tahmin edeceğiniz gibi ilkinden ziyade İkincisine yönelir. Bu durum, birçok insan için sözdebilimin cazip hale gelmesine neden olur. Tersi olsa bunca bilimsel gelişmeye rağmen, astro­loji hala cazip bir seçenek olmazdı.

SOSYAL MEDYA ÇAĞINA YANLIŞ YERDE YAKALANDIK

Kurumlara olan inanan zayıfladığı, bilimsel otori­tenin gücünü yitirdiği bir çağda yaşıyoruz. Birtakım şirketler ve devletler artık kötü aktör olarak yanlış ha­berleri yayıyor. Türkiye gibi bilimsel rönesansını henüz tamamlamış ülkeler için bu durum ek bir risk barındı­rıyor. Özellikle geniş genç nüfusa sahip olmamız ve bu nüfusun temel bilimler ala­nında yetersiz eğitim almış olması gençler sırasında söz­debilimin yaygınlaşmasını kolaylaştırıyor. Önümüzdeki dönemde, bilim insanlarına duyulan güven eksikliğinin artışı ile birlikte bu duru­mun başta politika, sağlık ve finans olmak üzere pek çok alanda ülkenin başına farklı dertler açacağı ortada.

NE YAPMALI?

Sahte ve sözdebilimle mücadele etmek için elimiz­deki en güçlü araç bilimsel düşüncenin ve eleştirel aklın yaygınlaştırılması. Bu mana­da okullarda eleştirel dü­şünme ve bilimsel düşünce yöntemlerinin erken yaştan itibaren öğretilmesi hayati bir önem arz ediyor. Konu maalesef yine müfredata geliyor. Ama sorun yalnızca okulda çözülecek bir sorun değil. Medyanın, özellikle televizyon ve etkili YouTube aktörlerinin kimleri hangi tezleriyle öne çıkardığına özen göstermesi gerekiyor.

Bilimle sözdebilim ara­sındaki farkın gözetilmesi kadar bilim insanlarının söy­lediklerinin de filtreden geçi­rilmesi gerekiyor. Maalesef ortada astrolog kadar akade­mik unvan sahibi sözdebilim inşam da var. Son olarak halkın sözdebilimler hakkın­da bilinçlenmesi için devle­tin, markaların ve STK'ların toplumsal kampanyalar düzenlemesi gerekiyor. Bu bağlamda yerel yönetimlerin sadece kültür sanat alanında değil bilim alanında da festi­valler, sergiler ve seminerler düzenlemesi önemli bir hal alıyor.

Unutmayın, bilimsel, okuryazarlık hayat kurtarır!

Kaynak: Selçuk Şirin, Oksijen Gazetesi, 31 Mayıs 2024



48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page